
Kuşku yaşamımıza sürpriz öğesini, sürekli yeniliği getirir. Duyarlı ve zeki kişiler her zaman kuşkular içindedir. İçlerinden geldiği gibi davranmaları ve sürekli gelişmeleri için
kuşkularının olumlu etkisini görürler. Güvensizlik öğesi, yaşama tuzunu ve biberini ekler. Eğer yarını dakika dakika tam
olarak kestirsek yaşam ne denli farklı olurdu. Dünyamız ne
sıkıcı bir yer halini alırdı. Ne denli kısa sürede ilgilerimizi yitirir, düş görmeyi bırakır ve sıkılmaya başlardık. Oysa, yaşam
böyle değildir. Her zaman sorunlarla doludur. Bize dramatik
bir biçimde hiçbir şeyden emin olamayacağımızı gösterir. Bir
sonraki anımızın ne getireceğinden emin olamayız. Bu da, çoğumuzun yaşamının büyük bir bölümünü ve denetimimiz dışında kalacak olan geleceğinin ne getireceğini düşünüp endişelenmekle geçirmesine neden olur. Çoğu kez endişelerimizin
aynen ve sorunlar halinde gerçekleşmediği görülmesine karşın, bizler her nedense endişelenmeyi seçeriz.
Hepimiz şu ya da bu zamanda, insanlar veya olaylar önceden daha çok kestirebilir nitelikte olsalar sonunda daha çok huzur ve güvenlik bulacağımızı duyumsamışızdır. Gerçekte
böyle bir düş durumu, bir süreklilik, bir garanti ve bir sonsuzluk hali olamayacağını keşfederiz. Her şey sürekli nitelikte olmayıp devamlı değişim içindedir. Aslında yaşam denilen
işlemden murat edilen de budur.
Bunu bildiğimiz halde, çoğumuz kuşkuları alt edebilmek
için profesyonel plancılar olmaya büyük çabalar harcarız. Aylar
ve yılları amansızca programlar; gelecekten emin olmayı garantilemek isteriz. Kuşkusuz plan yapmanın bazı zevkli yanları ve hatta bunun gerekli olduğu durumlar görülmüştür.
Ama, Burns’ün dediği gibi, “ Fare ve insanlar takımının ortaya koyduğu en iyi planlar çoğu kez çirkindir; bizi acılar ve yas
içinde bırakırlar. Neşe ve zevk getireceklerini vaat ettikleri halde.”... Olaylar pek ender olarak planlandığı biçiminde gerçekleşir. Gerçekleşmemiş düşler çekilen gereksiz acıların temel nedenidir. Belki de kişilere, durumlara ve yarınlara kendi öykülerini anlatmaları yolunda izin vermek üzere daha çok istekli
olsak, onlar kurulu yaşamlarımıza yeni bir beklenmedik şeyleri bulma şansı öğesini getirebilirlerdi. Onlar aynı zamanda
çoğu gereksiz endişe ve düş kırıklıklarından kaçınmada bize
yardımcı olabilirlerdi.
Kuşku ve güvensizlik çoğu kez kendi dışımızda güçler ve
denetimleri arama işlemleriyle uğraşmamıza neden olur. Servet yapar, güçlülük merdivenlerini çılgınca tırmanır, prestij sağlayıcı Unvanları toplar, bütün bunları bilinmeyen korkusunu
alt etmek ve biraz güven duyumsaması kazanmak için yaparız. Gizliden gizliye güçlülüğe hayranlık besler, başarılı olanlarla yarışır ve güvenlik içinde görünenleri ararız. Onların parasına, ününe ya da güçlülüğüne sahip olursak korku ve kuşkularımızın yok olup gideceğine inandırılmışızdır. Oysa, daha çok zenginlik sahibi olunca, üne kavuşunca ya da iyice güçlenince hiçbir şeyin değişmediğini görerek yıkıma uğrarız. Şimdi çok yalın bir biçimde yeni endişe ve farklı kuşkular edinmişizdir. Yaşam ve dünya özel doğasıyla her zaman bir bilmece
olarak kalacaktır. Bunu böylece benimsemenin bir seçeneği bulunmamaktadır. Burada tek bir kesinlik vardır; o da, yalnızca
güvensizliğin hep var olacağına güven duyacağımızdır.
Şu halde işlevlerini tümüyle yapan biri haline gelmek için
eskiyle rahatken yeniyi çok iyi karşılamalı, planlananla yalancıktan tam güven içinde olurken beklenmeyenin gelişinden de
korku duymamalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder