Merhaba sevgili dostlar. Bu hafta sizlere mutluluk hakkında yazmak
istedim. Gördüğüm kadarıyla çevremizde bizleri mutsuzluğa iten bir çok faktör
ve insan bulunuyor. Herkes üzgün palyaço tarzında dıştan gülerken içi ağlıyor.
Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki, değişim VE MUTLU OLMAK istediğiniz
anda çevrenizdeki insanlar size farklı bir gözle bakmaya başlıyor… Veya mutlu
olduğunuz zaman güldüğünüz zaman önyargı ile yaklaşıp sizi kırmak mutsuz hale
getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bir Düşünün... Hayatınızda, çevrenizdeki insanların mutluluğu için
çabalarken acaba siz mutlu musunuz?
NEDEN BAZI
İNSANLAR MUTLUDUR?
• Genlerinde olan özelliklerden
• Ailevi mutluluklar
• Parası vardır
• Sağlıklıdır
• Seviliyordur
• Eğlenebiliyordur
NEDEN BAZI
İNSANLAR MUTSUZDUR?
• İşi yoktur
• Parası yoktur
• Hastadır
• Çevresi yoktur
• Ailesi zor durumdadır
Önemli olan bu tanımları yaparken sizin su an nerde olduğunuz.
Bazı insanlar ellerinde mutlu olmaları için birçok sebep olmasına rağmen mutlu
değildirler, bazı insanlar da işin
ilginç yani mutsuz olmaları için o kadar sebepleri olmalarına rağmen mutlu
olmayı öğrenmişlerdir. Sabırlı olun sizde öğreneceksiniz.
Ben 90 larin çocuğum. İstanbul Silivri’ de kaldığımı hatırlıyorum.
Yüksek yüksek apartmanların ön bahçelerinde misket, saklambaç ve diğer oyunları
akşama kadar oynayabildiğimizi biliyorum. (Çevre faktörü) ve çok mutluyduk.
Sonra hayatımıza tetrisler amigo 500 ler ve bilgisayarlar girdi. Mutluluk
faktörümüz tamamen çevreden çekip bireyselleşti. Bu da tabi ki zamanla
mutsuzluğu getirdi.
Büyüdükçe mutluluk arayışımız değişmeye başladı. Bunlar sevgili,
çevre, aile, eşya! Olmaya başladı... Sonra çevreme baktığımda aynı yerde hem
mutlu olan hem mutsuz olan insanları fark etmeye başladım.
Nasıl oluyordu bu? Ve farkına vardım ki mutluluğu belirleyen
faktör ne dış etkenler nede başka bir şey.
Tamamen
KENDİMİZ!
Kendimiz faktöründe psikolojik olarak buna algılama düzeneği ve
paradigma diyoruz. Yani olayları ilk önce yorumlayıp bir harita çiziyoruz ve
sonra diğer gelişen olayları bu çizdiğimiz harita üzerinden yürütmeye
çalışıyoruz.
Bunu size bir örnekle açıklayım;
Şu an iki oğlum var. Ve bir aile bireyi olarak onlara neyin doğru
neyin yanlış olduğunu öğretme görevim var. Bu görev tamamen paradigma içinde
olduğu için... bir düşünün anneniz babanız hep size, bunu yapma, şöyle yap, şu
olsun gibi söylemler sundu. Sizde tabi kendi haritanızı bunun üzerine
yerleştirdiniz. Sonuç? Sizin tecrübeleriniz ve öğrendiklerinizi sizden sonraya
verme yetkisi!
Bir örnek daha verirsem;
Çocukluğunuzda anneniz kedileri çok seviyordu farz edelim, sizde
iyi yi kötüyü anne den babadan aldığınız için, anne tarafında doğru görülen
kediler sevilir haritasını beyninize yerleştirdiniz.
Aksi tarafı ise babanız da nefret ediyor… Bu paradigma da
babanızla mutsuz bir hayvan sevgisi bağı kurdunuz. Bunu ters çevirirsek eğer
babanıza yakınlığınız olduğunu düşünün. Sonuç? Kedilerden nefret eden siz.
Sebep?? Dış etkenler ve sizin tercihinizi yaşıyorsunuz. Sevip sevmeme veya
mutlu olup olmama duyguları tamamen size bağlı bir durumdur.
ALGILAMA
DÜZENEĞİ, BİR TERCİHLER BÜTÜNÜDÜR.
Önce haritamızı çiziyoruz, sonra bu harita üzerinde yol alıyoruz.
Çok zor bir olay olunca bazı insanlar haritalarında değişiklik yapıyor.
Bazıları ise yapmıyor. Buna kişilik veya huy diyoruz. :)
Türk insani her şeye yorum yapmayı sevdiği için, hemen karşımızdakini
önyargılayıp karar vermesini seven bir toplumumuz. Bazıları da bu haritayı
değiştirenler. Onlara da kişiliksiz veya karaktersiz diyoruz. Yine önyargılar.
Algılama düzeneğinizi nasıl kurarsanız o şekilde hayatiniz devam eder. Şöyle ki
haritanızı çizerken mutlu olayları alırsanız mutlu, mutsuz olayları alırsanız
mutsuz bit haritaya sahip olursunuz. Peki, bu değişir mi?
Tabiki de! Burada yazıların amacı da zaten bu.
Türk kültüründe yerleşmiş olan bir durum var. Bu durumlar
çevremizden ailemizden arkadaşlarımızdan bize ALIŞKANLIK haline getirilmiş
durumlardır.
Bilinen gerçeklerde şu var;
Eğer mutsuzsan:
• Ciddisin
• Düşüncelisin
• Normalsin
• Büyümüşsün
• Hayatin acısını çekmişsin
• Negatif düşünce almazsın
• Kimse hakkında kötü düşünmez.
Daha birçok şey söylenebilir. İnanın mutsuz olmak şu an Türk
kültüründe dışardan onay bile görmektedir. Toplumumuz da dikkat edin, oluyor.
Mutluysan:
• Gıcıksın
• İticisin
• Kıskanılıyorsun
• Anormalsin
• Mutluluğunu bozmak lazım
• Ukalasın
• Gevşeksin
• Rahatsın
• Hafifsin
• Çokbilmişsin
• Umursamazsın
• Bos vermişsindir.
Bu liste de böylece uzayıp gider. İşte sizin değişiminizde önüne
çıkacak olan engellerden biri.
Mutluluk bir hastalıktır. Lütfen herkese bulaştırın.
Yazımın sonunda size güzel bir söz bırakmak istiyorum.
Öğrenmek istediğiniz soru veya konularınız için bana c.soykok@gmail.com adresinden yazabilirsiniz.
Haftaya görüşmek üzere...
“Hayatının sürekli tekrar
ettiğini düşün. Şu an yaptığın şey seni mutlu etmiyorsa bir dahaki sefere
tekrarlandığında yine mutlu olmayacaksın. Bunun için eğer mutlu bir hayat
geçirmek istiyorsan seni mutlu eden, iyi hissetmeni sağlayan şeyleri
yapmalısın.”
(Irwin Yalom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder